Biliyorsunuz
ki İtalyan Mutfağı diye bir şey var ve Roma da İtalya’nın başkenti. Bu
da demek oluyor ki aslında çok şanssız bir gün geçirmiyorsanız veya Vedat Milor
değilseniz, gözünüze kestirip girdiğiniz herhangi bir lokantada güzel bir yemek
yeme ihtimaliniz oldukça yüksektir. Yine de zamanımız ve paramız değerlidir. Her
büyük şehirde olduğu gibi Roma’da da para ve zaman tuzağı olan turistik
lokantalardan uzak durmakta fayda vardır. Mönü önünüze geldiğinde 10 ayrı dile
çevrilmiş olduğunu görürseniz, turistik bir restorandasınız demektir. Hemen kaçın. Roma’nın meşhur meydanları, yani
Piazza’ları da (mesela Piazza Navona) turistik lokantaların yerleştiği
noktalardır. Yemek tercihlerimizi buradaki yerlerde değil de daha çok sokak
aralarında ya da daha küçük meydanlarda değerlendirmek bizi Roma’nın gerçek
tadını almaya bir adım daha yaklaştırır. Zaten Roma’da yaşayan yerli halk da bu
mekânlara asla gitmez. “Roma’dayken Roma’lılar gibi yapmak gerekir” diye antik
ve ünlü bir söz vardır. İşte bu sözü yemek konusuna uyarlayabiliriz.
İtalyan
mutfağı denilince akla hemen makarnalar ve pizzalar gelir. Ya da İtalya’yı
ziyaret etmiş olan insanlardan sıkça duyarsınız, sabah akşam makarna ve pizza
yedik, bıktık derler. Eğer Roma gezinizde sadece pizza ve makarna yerseniz bir
şeyleri eksik bırakmış olursunuz. Roma’da yemek sadece bunlardan ibaret
değildir. Tabii ki mönülerde “Pasta” adıyla göreceğiniz bin bir türlü sosla
çeşitlendirilmiş makarnalar veya yine sayılması zor çeşitte malzemelerden
yapılan pizzalar başköşede olacaktır ve mecburen bunları sıkça tadacaksınız
ancak bunlara alternatif olabilecek, Roma’ya has tabakları da kaçırmamak
gerekir.
Yemek
tarifine girmeden, sadece kısaca bahsetmem gerekirse, bizde pek
sevilmese de enginar bu mutfağın baş tacıdır. Enginarla yapılan meşhur iki
yemek, “carciofi alla romana” ve “carciofi
alla giuda” bu konuda fikir sahibi olmamıza yetecektir. Şaşalı İtalyanca
isimlere takılmayalım. “Carciofi alla romana” Türkçesi ile Roma usulü
enginardır. Enginarlar zeytinyağı ile
şöyle bir kavrulur, sarımsak ve nane eklenir. “Carciofi alla giuda” ise Yahudi
usulü enginardır ve tarihi çok eski zamanlara dayanan tipik bir roma-yahudi
yemeğidir. Enginarlar tavada kızartılır, yanında mozzarella peyniri ve yine bu
mutfağın önemli parçalarından Zucchini çiçekleri sunulur.
Et
konusunda değişik tatlar arayanlara önerim ise Pajata olacaktır. Bizim yemek
kültürümüzde de sakatat hoşgörü ve sevecenlikle karşılanır ve afiyetle yenilir.
İtalyanların ”quinto quarto” dedikleri bu tarz yemeklerin en ünlüsü Pajata’dır
ve oldukça lezzetlidir. Pajata’yı domates sosunda pişmiş kuzu bağırsağı olarak
tarif edebiliriz. Bu tarz lezzetleri seviyorsanız quinto quarto’nun peşinden
gidebilirsiniz.
Bunların
yanı sıra daha hafif lezzetler için, bizde de pek sevilen “Bruschetta”, otlu ve
peynirli pideye benzetebileceğim “Pizza Bianca”, çok özel hazırlanmış hafif,
çabuk, lezzetli ve geleneksel bir spaghetti sunumu olan meşhur “Cacio e Pepe”
ve çeşitli peynir ve salam, sucuk benzeri et ürünlerinin tadımını kapsayan bir
şarküteri mönüsü de programa dâhil edilebilir.
Sizi
bilmem ama söz konusu yemek olunca aşırı resmiyet, dini bir törensellik, elbise
kodları vs. benim pek hoşuma gitmez. Anthony Bourdain tarzı “no reservation”
mekânlarda yemek yemeyi, daha doğrusu karnımı doyurmayı severim. Roma çok büyük bir şehir ve bu şehirde on
bine yakın yemek yenilecek mekân var.
Bunların bir kısmı önünden bile geçmek istemeyeceğiniz kadar kötü, bir
kısmı ise benim gibi adamları önünden geçirmeyecekleri kadar seçkin ve pahalı.
Bu yazımda ben kişi başına aşağı yukarı 20-40 Euro aralığında güzel yemek
yiyebileceğimiz yerleri seçtim. Sessizlik yemini etmiş keşişler gibi ifadesiz
bir şekilde servis yapmayan, cana yakın, siz “Totti” deyince sevinen ve hatta
bundan cesaret alıp size Roma futbol takımının son transferlerini nasıl
bulduğunuzu soran garsonları olan yerleribelirlemeye çalıştım. Bu mekânların
bazıları çok bilinen ve önünde kuyruklar oluşan yerlerken, bazıları ise bu
yazıyı yazarken henüz keşfedilmemiştir diye umduğum işletmelerdir. Bunları
sıralarken ise herhangi bir kıstas gözetmedim ve aklıma geldiği sırayla
anlattım. Mekan isimlerinin altına adreslerini de yazdım ki, web üzerindeki haritalardan arayıp bulabilesiniz. Afiyet olsun.
L’ANGOLO DIVINO
Via dei Balestrari 12
L’angolo Divino pek sevdiğim meydan Campo del Fiori’nin
yakınlarında bulunuyor ancak turistik bir mekan olmamayı başarmış. Kendine has
sıcak bir atmosferi var ve insana Roma’da olduğunu hissettiriyor. Burası
aslında bir şarap evi ve insanlar buraya yemek yemekten daha çok şarap tatmaya
geliyorlar. Enoteca, Romalıların Yunanlılardan aldığı bir deyim ve şarap tatmak
anlamına geliyor. Roma’da bir enoteca için L’Angolo Divino oldukça ideal bir
yer. Şarabı bahane edip bir takım güzel peynirlerin, salam, sucuk benzeri,
İtalya’ya mahsus özel et ürünlerinin tadına bakıp karnımızı burada güzelce
doyurabiliriz. Siz de benim gibi şaraptan anlamıyorsanız, seçimi rahatlıkla
burada çalışanlara bırakabilirsiniz. Cüzdanınızı zorlamayacak fiyatlarla güzel
İtalyan şaraplarının tadını çıkartabilirsiniz. Özellikle mekânın işletmecisi
Massimo hem misafirperver hem de bu konuda pek bilgili bir kişidir. Kendisini
yakalarsanız küçük bir sohbetten çekinmeyin ve şarap konusunda yardım
isteyin. L’Angolo Divino Salı ve Cumartesi günleri 10:30- 15:00 ve
sonra 17:00 – 01:30 saatleri arasında açık. Pazar ve Pazartesi günleri ise
sadece 17:00 – 01:30 arasında çalışıyorlar. Akşam saatlerinde gitmeden önce
arayıp, rezervasyon yaptırmakta fayda var.
TAVERNA
ROMANA
Via Della Madonna Dei Monti
79
“Colosseo” yakınlarındaki Taverna Romana tursitlerin pek
gitmediği küçük ve geleneksel mekanlardan bir tanesi. Burada yemekler gerçekten
lezizdir ve tıka basa yediğinizde bile kişi başı 20 Euro’nun altında bir hesap
ödersiniz. Nefis ev yapımı şarapların yarım litresi 6 Eurodur mesela. Buna
karşılık servis kalitesi biraz düşüktür. Siparişlerin gelmesi zaman alabilir ya
da bir su istediğinizde birkaç söylemeniz gerekebilir. Yine de yemeklerin
lezzeti ve ödediğiniz paranın uygunluğu hatırlanırsa biraz sabırlı olmak ve
içinde bulunduğunuz bu küçük İtalyan lokantasının geleneksel atmosferinin
tadını çıkartmak en güzeli olur. Rezervasyon da alıyorlar ama çat kapı
geldiğinizde de hoş karşılanıyorsunuz. Makarnaları meşhurdur ve jambonlu
bezelyeli makarna ( pasta paglia e fieno) ile Rigatoni All’amatricana tavsiye
edilir. Bu makarnaların sosunun içinde domuz eti oluyor, teyitli bilgi. Hoşunuza giden bir et türü değilse önceden
sormanızda fayda var. Hesap fazla gelmese de kredi kartı geçmediğini
hatırlatayım. Hazırlıklı gidiniz.
SIGNOR
PANINO
Via Pie di Marmo 35
Roma’nın turistik açıdan en civcivli yerlerinden biri olan
Pantheon yakınlarındaki bu mekan geleneksel bir roma lokantası olmasa da,
harika sandviçleri ile ayaküstü bir şeyler atıştırmak istediğimizde ya da
yanımızı yolluk bir şeyler almak durumundaysak lezzet ve temizlik olarak
göğsümüzü gere gere alışveriş yapabileceğimiz bir yer olarak öne çıkıyor.
Burada sıcak ya da soğuk, özel ekmeklerle yapılmış nefis sandviçler,
bruschettalar veya hamburgerlerin yanı sıra şaraptan soğuk içeceklere her türlü
içkiyi de bulabiliyoruz. Şehir içindeki turistik gezimiz esnasında bir mola
vermek için ideal bir durak.
BAFFETTO
Via del Governo Vecchio
Şehirdeki en iyi pizzacı mı bilemem ama en popüler olanı
budur diyebiliriz. Önünde her daim bir kuyruk olur. Navona meydanına pek yakın
olan bu mekanda yemek için kuyruğa girmeyi göze alacaksanız iyi bir haber
olarak kuyruğun göründüğü kadar korkutucu olmadığını ve çabuk ilerlediğini
söyleyebilirim. Bu yoğunluğun bir sonucu olarak servisten genelde şikayet
edilir ama pizzalar gerçekten çok lezzetlidir. Eminim Roma’da güzel ve
geleneksel İtalyan pizzası yenilecek,
henüz keşfedilmemiş başka yerler vardır. Ancak Roma’da Pizza denilince akla
gelen birkaç yerden biri olan Baffetto’da “Ben orada yedim anacım, bir numarası yok, pizzacı
işte” diyebilmek için bu kusurlara katlanmak gerekiyor.
PICCOLO
ARANCIO
Vicolo Scanderberg 112
Vicolo Scanderberg 112
Aşk Çeşmesi ya da Trevi Çeşmesi yakınlarında konuşlanmış
olan Piccolo Arancio küçük ama kendine has bir atmosferi olan tipik bir İtalyan
lokantası. Fellini’nin siyah beyaz İtalyan filmlerinin atmosferini
hissedebileceğiniz bir ara sokakta, yazları dışarıya atılan masaları ile sevimli
bir mekân. Salaş haline bakıp sakın pas geçmeyin. Başta bahsettiğim enginarlı
yemeklerin en hası burada bulunabilir. Özellikle başta sözü geçen Yahudi usulü
enginar buranın spesiyalidir ve fiyatları da bütçeye uygundur. Diğer yemekleri
de denenebilir. Spaghetti alla Carbonara’yı önerebilirim. Ben tatmadım ama ev yapımı şaraplarının,
özellikle de beyaz şaraplarının çok leziz olduğunu duymuştum. Pazartesi açık
olmadığını hatırlatayım.
Bundan tam bir yil once bir hafta kadar, Roma daydik. Pizzalar,makarnalar arasinda yedigim truf mantarli bonfilenin tadini untamiyorum....Ayrica hergun yedigim Roma dondurmasi harikaydi...Okuyunca guzel anilara bir yolculuk oldu tesekurler.......
YanıtlaSilTekrar gidersiniz belki. Ben teşekkür ederim. :)
Sil